Memelerinizde herhangi bir kitle veya değişiklik fark ederseniz, birçok kadın gibi telaşa kapılırsınız. Aklınıza ilk gelen düşünce, bunun kanser olabileceğidir. Muhtemelen hemen hekimi ararsınız, belki de korkularınızın doğrulanacağından korkarak randevuyu geciktirirsiniz.
Böyle bir durumda kendinizi huzursuz veya morali bozuk hissetmeniz doğaldır, kontrol için en kısa zamanda harekete geçmeniz gereklidir. Bununla birlikte, memedeki çoğu kitlenin kanser olmadığını da bilmelisiniz. Eğer kitle kanserse, tedavi ve sağkalım açısından erken tanı çok önemli bir anahtardır. Çok erken evrede kanser belirlenen kadınların %95’i, hatta daha fazlası hastalık belirtisi göstermeden 10 yıldan fazla yaşamaktadırlar. 10 yıldan uzun yaşayanların gerçekten tam olarak iyileşip iyileşmedikleri kesin değildir, ancak çoğunun iyileştiği düşünülür.
Meme kanseri %65-70 oranında bizzat kadınlar tarafından belirlendiğinden, kendi kendine meme muayenesi tüm kadınların öğrenmesi gereken yaşam kurtarıcı bir tekniktir. Erken tanıda önemli noktalardan biri de mammografidir. Bu, memedeki kitle henüz hissedilmeden önce belirlenmesini sağlayan bir röntgen tekniğidir. Ancak mammografinin kendi kendine meme muayenesinin (KKMM) yerini tutmayacağı unutulmamalıdır. Hiçbir tanı testi %100 doğru sonuç vermediğinden, bazen mammografi ile saptanamayan tümörler KKMM ile belirlenebilir.
Bu yazının amacı, meme kanserinden korunma, kanserin erken tanısı, iyi huylu kitleler, meme kanseri ve tedavisine ilişkin en sık sorulan sorulara yanıt vermektir.
MEME KANSERİ - KORUNMA VE TANI
Soru: Meme dokusu normalde nasıldır?
Yanıt: Meme dokusu yağ, bağ dokusu (destek doku), salgı bezleri, lob adı verilen 15-20 bölüm ve bunun daha küçük bölümleri olan lobüllerden meydana gelir. Lob ve lobüller, meme ucunda sonlanan, kanal adı verilen ince tüplerle birbirine bağlanır. Bu yapıların yoğunluğu her kadında farklı olduğundan memelerin büyüklüğü, şekli ve hissi de farklıdır; bu nedenle normal bir meme tanımı yapmak imkansızdır.
Kadının meme dokusu yaşamı boyunca değişiklikler gösterir. Yaş, adet dönemleri, gebelik, bebek emzirme, doğum kontrol hapları ve menopoz meme yapısını etkileyebilir. Bir kadın için KKMM ile kendi normal meme dokusunu tanıması ve meydana gelebilecek değişiklikleri anlayabilmesi çok önemlidir. Bir değişiklik farkederseniz, korkunun sizi hekime başvurmaktan alıkoymasına izin vermeyiniz.
Soru: Mememde anormal bir kitle olup olmadığını nasıl anlayacağım?
Yanıt: Düzenli olarak KKMM yaparak kendi normal meme dokunuzu tanıyacak, böylece değişiklikleri farkedebileceksiniz. Daha önceki meme muayenelerinizde hissetmediğiniz kitleler normal değildir. Adet kanamanızdan birkaç gün önce veya kanama sırasında hissedilen kitleler genellikle kistlerle (bir kesede sıvı toplanması) ilgili olup kanama sona erdiğinde bu kitleler de geriler (küçülür). Eğer tekrar muayene ettiğinizde kitle hala kaybolmamışsa, hekime başvurunuz.
Soru: Mememde bir kitle olursa hangi hekime başvurmam gerekiyor?
Yanıt: Bir jinekologa veya aile hekiminize başvurmanız gerekiyor; hekim biyopsi gerektiğini düşünürse sizi bir onkologa gönderecektir.
Soru: Hangi kadınlar meme kanseri açısından daha risklidir?
Yanıt: 50 yaşındaki veya daha yaşlı olan kadınlar; yakın akrabalarında (anne, kız kardeş) meme kanseri olanlar; çocuğu olmayanlar veya ilk çocuklarını 30 yaşından sonra doğuranlar; daha önce meme kanseri olanlar, meme kanseri açısından daha risklidirler. Ancak yine de tüm kadınlarda meme kanseri riski olduğu unutulmamalıdır. Son zamanlarda, çok sayıda “kanser geni” keşfedilmektedir. Örneğin; bazı meme kanserli hastalarda BRAC1 ve BRAC2 geninde sorun olduğu saptanmıştır. Bu bilimsel çalışmalar, kanserin daha çok kalıtsal olduğu izlenimi vermektedir; ancak uzmanlar tüm kanserlerin sadece % 5 – 10’ unun kalıtsal olduğunu tahmin etmektedirler. Kanserler çok büyük oranda, diyet gibi çevresel faktörler sonucu oluşan genetik hasara bağlıdır.
Soru: Tehlikeli olabilecek kitleleri saptayabilmek için ne yapmalıyım?
Yanıt: Düzenli olarak, aşağıda belirtilen kendi kendine meme muayenesi yapmalı ve mammografi çektirmelisiniz.
Kendi Kendine Meme Muayenesi (KKMM)
Tüm meme kanserlerinin % 65-70’i bizzat kadınlar tarafından saptandığından, 20 yaşın üzerindeki kadınlar KKMM yapmayı öğrenmelidir. KKMM’nin ne sıklıkta yapılması gerektiğine dair çok kesin bir bilgi yoktur, ancak meme dokunuzun görünümünü ve özelliklerini tanıyabilmeniz için birçok uzman bunun ayda bir kez yapılmasını önermektedir. Böylece aydan aya meme dokunuzda oluşabilecek değişiklikleri fark edebilirsiniz. Normalden farklılaşmayı erken fark edersiniz. Adetten kesilmediyseniz KKMM için en uygun zaman memedeki şişlik ve hassasiyetin azaldığı dönem olan adetin başlangıcından bir hafta sonraki dönemdir. Adet görmüyorsanız, örneğin ayın ilk günü gibi akılda kalabilecek belirli bir gün belirleyiniz.
Kendi kendine meme muayenesi şu şekilde yapılır:
35 – 39 yaşlarındaki kadınlar, daha sonra meme dokularında meydana gelebilecek değişiklikleri karşılaştırmak için, mammogram çektirmelidir. Bunun ne sıklıkta yapılacağına ise, meme muayenesi yaptıktan ve mammogramınızı inceledikten sonra hekiminiz karar verecektir. 40 – 49 yaşlarındaki kadınlar için, her yıl veya iki yılda bir mammografi önerilir. 50 yaşından sonra, her yıl mammografi önerilir (aylık KKMM ve yılda bir hekim tarafından yapılan meme muayenesine ilave olarak). Mammogram ile KKMM sırasında hissedilemeyecek kadar küçük olan tümörler saptanabilir.
Soru: Mammografi radyasyon açısından riskli midir?
Yanıt: Mammografi ile alınacak radyasyon miktarı dikkate alınmayacak kadar düşüktür.
Soru: Meme nasıl muayene edilir?
Yanıt: Hekiminiz meme muayenesini çeşitli şekillerde yapabilir:
Soru: Memedeki kitleyi incelemek için kullanılan diğer biyopsi türleri nelerdir?
Yanıt: Biyopsi, kanserli olup olmadığını anlayabilmek için, tanı amacıyla bir kitlenin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Çok sayıda biyopsi türü vardır. En yaygın olanı tüm kitlenin alındığı eksizyonel biyopsi veya lumpektomidir. Sadece kitleden küçük bir parça alınacaksa, işlem insizyonel biyopsi adını alır. Bu yöntem genellikle tümör büyük olduğunda ve basit bir eksizyonla çıkarılamadığında uygulanır. Son olarak da, kitleden birkaç hücrenin alındığı “iğne aspirasyonu” yöntemi vardır. Bu yöntem genellikle, hekim muayenesi ve mammografi sonucunda kitlenin kanserli olabileceğinin ve büyük bir operasyon gerektirdiğinin düşünüldüğü durumlarda kullanılır.
Soru: En yaygın iyi huylu tümör türleri nelerdir ve bunlar nasıl tedavi edilir?
Yanıt:
Uyarı: Bir kitle bulursanız, buradaki tanımlamalara dayanarak kendi başınıza tanı koymaya çalışmayın. Hekiminizle kontrol edin.
Soru: Kitleler değişir mi?
Yanıt: Bazı kitleler, özellikle kistler, boyut olarak değişiklikler gösterir. Örneğin; adet kanaması bittikten sonra kist küçülebilir. Ancak kitlenin boyutlarındaki değişikliklerin kanserde görülebileceği belirtilmelidir. Kitlenin katı bir tümör mü, bir kist mi olduğunun cerrah tarafından araştırılması önerilir. Cerrah kitlenin alınması mı, izlenmesi mi gerektiğine karar verecektir.
Soru: İyi huylu meme hastalığım olursa, bu durum meme kanseri riskimi artırır mı?
Yanıt: Fibrokistik hastalık ile kanser arasında kesin bir ilişki olduğuna dair bir veri yoktur. Ancak, bazı iyi huylu lezyonların prekanseröz olduğu (kansere dönüşebileceği) düşünülür. Biyopsi ile iyi huylu değişiklikler saptandığında, hekime değişikliklerin türünü ve sizin kanser riskinizi artırıp artırmadığını sorunuz.
Soru: Memedeki ağrı ne anlama gelir?
Yanıt: Çoğu kadın adet döneminde memelerinde hassasiyet, ağrı ve kitleler hisseder. Bu normal hormonal değişikliklerle ilgilidir. Bu rahatsızlık genellikle kanamadan sonra geçer. Ayrıca bu belirtiler menopoz sonrası dönemde de görülebilir. Fibrokistik değişiklikler de ağrıya neden olabilir. Eğer memelerinizde geçmeyen bir ağrı olursa, hekiminizle konuşunuz.
Soru: Meme başımda akıntı farkedersem ne yapmalıyım?
Yanıt: Eğer bebek emzirmediğiniz halde meme ucunuzda akıntı (berrak, kanlı vs.) varsa hemen hekiminize gitmelisiniz. Akıntının nedenini bulabilmek için bir parça sıvı alınarak laboratuvarda analiz edilebilir.
Soru: Gebelik sırasında mememde kitleler olursa endişe duymalı mıyım?
Yanıt: Gebelik sırasında, süt bezleri şişer ve memeler büyür. Gebeyken meme muayenesi güç olduğundan, kitleden şüphelendiğinizde, gecikmeden hekime başvurunuz.
Soru: Fibrokistik değişiklikleri önlemek için yapabileceğim bir şeyler var mı?
Yanıt: Şu anda, fibrokistik hastalığı önlediği kanıtlanmış bir yöntem yoktur; ancak belirtileri azaltabileceği düşünülen yöntemlerle ilgili bazı çalışmalar vardır. Bir araştırmaya göre, kahve, çay, bazı içecekler ve çikolatada kafeinden kaçınma, kistik değişiklik belirtilerini azaltabilir. Özellikle adetin 14. gününden sonra olmak üzere tuz alımının azaltılması önerilmektedir. Ancak bu önlemlerin hiçbirinin etkinliği kanıtlanmış değildir; bunları uygulamadan önce hekiminizle görüşmek isteyebilirsiniz.
MEME KANSERİNİ ÖNLEMEDE YAŞAM ŞEKLİ DEĞİŞİKLİKLERİ
Soru: Yaşam şekli ile ilgili hangi faktörler meme kanseri gelişmesine neden olur?
Yanıt: Genelde, kanserlerin % 60-70’inin diyet ve sigaradan kaçınma ile önlenebileceği belirtilmektedir. Özellikle meme kanserinde, yaşam şekli ile ilgili birçok risk faktörü olduğu düşünülmektedir:
Diyet: Laboratuvar çalışmaları ve insanların yeme alışkanlıkları ile ilgili çalışmalar, yağlı diyetlerin diğer kanserler gibi meme kanseri riskini de artırdığını göstermiştir. Ayrıca alkol de, meme kanseri riskini artırmaktadır.
Şişmanlık: Bilimsel veriler şişmanlığın (kişinin ideal kilosundan %20 fazla olması) meme kanseri riskini artırdığını göstermektedir.
Hareketsiz yaşam: Bilimsel çevreler, az da olsa egzersizin meme kanseri riskini azaltabileceği konusunda hemfikirdir.
Meme kanserini etkileyen birçok faktör kontrol altında tutulamasa da, yaşam şeklinizle ilgili riskleri kontrol etmek sizin elinizdedir. Bu nedenle, kontrol edemediğiniz faktörlerin etkisi yanında neler yediğinizi de gözlemelisiniz. Aşırı yemekten kaçınmalı ve hemen her gün orta düzeyde egzersiz yapmalısınız. Alkol kullanıyorsanız, ılımlı miktarda almalısınız (kadınlar için günde en fazla bir kadeh).
Soru: Diyet ve kanser arasında nasıl bir bağlantı vardır?
Yanıt: Beslenme ve kanser uzmanları, bazı kanserlerde diyet değişikliği ile riskin azaltılabileceğini düşünmektedirler. Laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, belli diyet tiplerinin kanser gelişimine neden olduğunu ortaya çıkarmıştır; bu özellikle yağlı ve yüksek kalorili diyetler için geçerlidir. Yağın kanser riskini artırdığı insan deneyleriyle henüz kanıtlanamamışsa da, uzmanlar kanser riskinin diyetteki değişikliklerle büyük oranda azalacağını düşünmektedirler.
Soru: Meme kanseri ve diğer kanserlerde riski azaltmak için diyetimde ne gibi değişiklikler yapabilirim?
Yanıt: Aşağıda Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü’nün (AICR) diyet önerilerini bulacaksınız. Bu öneriler, Enstitü ve Avrupa büroları ile Dünya Kanser Araştırma Fonu tarafından hazırlanmış olan raporlara dayanmaktadır.
15 uzmandan oluşan uluslar arası bir grup dünyada 4500’den fazla araştırmayı analiz etmişler; son ve güvenilir bilimsel araştırmalara dayanarak kanserden korunma ile ilgili öneriler geliştirmişlerdir. Bu öneriler altı adımda özetlenebilir:
Kanserden Korunmak İçin AICR Diyet ve Sağlık Önerileri
1. Bitkisel bir diyet tercih edin.
2. Bol bol sebze meyve yiyin.
3. İdeal kilonuzu sürdürün ve fiziksel olarak aktif olun.
4. Alkol kullanıyorsanız, hiç olmazsa orta düzeyde için.
5. Yağ ve tuzu az bir diyet seçin.
6. Yiyeceklerin hazırlanma ve saklama koşullarına dikkat edin.
Ve asla aklınızdan çıkarmayın.....Tütünün hiçbir şeklini kullanmayınız.
Bu önerileri nasıl yaşama geçireceğiniz ile ilgili daha fazla bilgi için, Enstitü ile bağlantı kurunuz.
Soru: Meme kanserinin uyarıcı belirtileri nelerdir?
Yanıt: Memede kitle veya meme dokusunda kalınlaşma, memenin şeklinde değişiklik, meme ucundan akıntı, meme ucunun bir tarafa doğru çekilmesi, cilt rengi veya dokusundaki değişiklik, şişme, kızarıklık veya sıcaklık artışı.
Soru: Meme kanseri nedir?
Yanıt: Meme kanseri, meme dokusunda kanserli hücrelerin bulunduğu bir hasatlıktır. Normalde, vücudun tüm bölümlerindeki hücreler, büyümeyi sağlamak veya yıpranmış dokuları onarmak için belli bir düzen içinde çoğalırlar (bölünürler). Meme kanserinin özelliği ise, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz ve anormal bölünmesidir. Bu hücreler tümörden koparak komşu dokuları istila edebilir ve vücudun uzak bölümlerine de kan ve lenf sistemi yoluyla yayılabilir. Bu sürece metastaz (sıçrama) denir. Hücrelerin bölünme hızı ve şekline göre değişen çok sayıda çeşitli meme kanseri vardır.
Soru: Tanı ve tedavide “iki aşamalı prosedür (işlem)” ne anlama gelir?
Yanıt: “İki aşamalı işlem” tanı amaçlı biyopsi ve tedavi kararları anlamına gelmektedir. 1980’den önce, meme kanseri şüphesi olan hastalar, biyopsi ile kanser şüphesi doğrulandıktan sonra ameliyat edilmekteydiler. Cerrahlar ameliyatın gecikmesi halinde kanserin yayılacağına inandıklarından, bu tek basamaklı biyopsi – ameliyat yöntemini uyguladılar. Ancak bu düşünce kanıtlanmamıştır; ve artık günümüzde biyopsi ile ameliyat arasındaki birkaç gün veya bir hafta gibi kısa bir sürenin yayılmaya neden olmayacağı bilinmektedir. Bu kısa süre size kendinizi duygusal olarak ameliyata hazırlama, sunulan tedavi seçeneklerini düşünme ve belki de ikinci bir görüşe başvurma şansı verecektir.
Soru: Tedavi yöntemi nasıl seçilir?
Yanıt: Tedavinin türü ve süresi, kanserin türüne ve sizin sunulan seçenekler arasında yaptığınız seçime bağlıdır. Meme kanserinin seyri birçok faktöre göre sınıflandırılır (evrelendirilir). Bu faktörler tümörün yeri ve büyüklüğü, tek bir kitle olup olmadığı, koltukaltı lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı, vücudun diğer bölümlerine yayılıp yayılmadığıdır.
Soru: Meme kanseri cerrahi olarak (ameliyatla) nasıl tedavi edilir?
Yanıt: Cerrahi tedavinin türü ve şekli kanserin evresine göre belirlenir. Hekiminiz seçenekleri size sunacak ve sizinle birlikte uygun tedaviye karar verecektir. Seçenekler şunlar olabilir:
Soru: Cerrahi ile birlikte uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir? Destek (adjuvan) tedavi nedir?
Yanıt: Destek tedavi, tümörün nüks olasılığını azaltmak amacıyla cerrahiden sonra uygulanan tedavidir. Destek tedavi, vücudun diğer bölümlerine yayılmış olabilen ve röntgen ya da tarama ile belirlenemeyen mikroskobik kanser hücrelerini harap etmek amacıyla uygulanır. Destek tedavinin üç türü vardır:
Soru: Hormon reseptör durumu nedir?
Yanıt: Bu, tümör hücrelerinin hormonlara, özellikle östrojen ve progesterona duyarlılığını ölçen bir laboratuvar testidir (Östrojen reseptör durumu veya ER ya da progesteron reseptör durumu veya PR olarak bilinir). Kanserin hormon tedavisi ile tedavi edilip edilmeyeceği konusunda hekime fikir verdiğinden testin sonuçları önemlidir. Test bütün meme kanserlerinde rutin olarak yapılır. Ancak size yapılıp yapılmadığından emin olmak için hekime sormanız iyi olur.
NÜKS, SAĞKALIM VE SEYİR
Soru: Meme kanserinde nüks ve sağkalım oranları nedir?
Yanıt: Meme kanserli kadınlarda nüks ve sağkalım oranı, büyük oranda kanserin tanı konduğu andaki evresine ve tedavisine bağlıdır. Tümörün büyüklüğü ve lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı muhtemelen en güvenilir
göstergelerdir. Ayrıca hormon reseptör durumu ve yaş, gebelik öyküsü, aile öyküsü gibi faktörlerin de hastalığın seyrinde etkileri vardır. Tümörü küçük olan (2 cm den küçük), lenf bezlerine yayılmamış olan ve östrojen reseptör test sonucu yüksek oranda pozitif olan kadınlarda sağkalım oranları çok yüksektir. Kemoterapi ve hormon tedavisindeki (tamoksifen) son gelişmeler, tümör çapı büyük olan, lenf bezlerine yayılmış olan ve hormon reseptör test sonucu negatif olan bazı kadınlarda dahi sağkalım oranını artırmıştır. Sonuçta, rekürran (nükseden) meme kanseri de, başlangıçtaki kanser gibi, erken tanı konursa ve tedavi edilirse başarılı tedavi şansı yüksektir. Bütün nükslerin %60 'ı ilk tedaviyi takiben ilk 3 yılda, %20'si sonraki 2 yıl içinde ve %20'si de daha ileriki yıllarda ortaya çıkar. Tedavinin ardından ilk 5 yıl içinde sık sık muayene olmalı ve daha sonra da düzenli muayenelere devam etmelisiniz.
MEME REKONSTRÜKSİYONU (MEMENİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI)
Soru: Kime meme rekonstrüksiyonu yapılabilir?
Yanıt: Eğer meme ameliyatı geçirmişseniz ve sağlığınız genel olarak iyiyse rekonstrüksiyon yapılabilir.
Soru: Meme ameliayatından ne kadar sonra rekonstrüksiyon yapılabilir?
Yanıt: Bazı cerrahlar rekonstrüksiyondan önce, meme ameliyatından kalan izin iyice iyileşmesi gerektiğine inanırlar ve cerrahi sonrası 3-6 ay beklemenizi önerirler. Bazıları ise, meme dokunuz alınırken yeni bir meme yapmayı tercih ederler. Kemoterapi veya radyoterapi gerekiyorsa, birçok plastik cerrah bu tedavileri tamamladıktan sonra rekonstrüksiyon yaptırmanızı önerir. Ayrıca rekonstrüksiyonu, memenin alınmasından yıllar sonra da yaptırabilirsiniz.
Soru: Rekonstrüksiyonda ne yapılır?
Yanıt: Meme rekonstrüksiyonunun başlıca 3 türü vardır; sizin için en uygun olanı, geçirdiğiniz meme ameliyatının (mastektomi=memenin alınması) türüne bağlıdır.
HEKIME SORULACAK SORULAR
Meme kanserinden korunma / kanserin tedavisinde sizin de aktif bir katılımcı olmanız önemlidir. Hekiminize sorular sorarak ve endişelerinizi dile getirerek bilgilenin. Aşağıda hekime sorulabileceği düşünülen soruların bir listesi sunulmuştur:
İYILEŞME VE BAŞETME
Soru:Meme kanseri cerrahisi sonrası iyileşme ne kadar sürer?
Yanıt: İyileşme süresi yaşınız, kanserin evresi ve geçirdiğiniz ameliyatın büyüklüğü gibi bir çok faktöre bağlıdır. Yenilenmiş veya radikal mastektomi yapılanlar dahil birçok hasta, herhangi bir sorun gelişmezse 5-7gün içinde taburcu olabilmelidir. Hastaların çoğu taburcu olurken kendi başına giyinebilmekte, banyo yapabilmekte ve kişisel bakımlarını sürdürebilmektedir. Kadınların çoğu ameliyattan 4-6 hafta sonra normal aktivitelerini sürdürebilmek için gereken kol ve omuz hareketlerini yapabilmekte; üç ay içinde de tüm hareketleri ağrısız olarak yapabilmektedir.Altı ay içinde de çoğu kadın eski gücüne kavuşabilmektedir.
Soru: Meme kanserli hastalar için en stresli dönemler nelerdir?
Yanıt: Siz de birçok meme hastası gibiyseniz, en zor dönemleriniz kitleyi fark ettiğiniz dönemin hemen sonrası, ameliyatın hemen sonrası ve taburculuktan sonraki 3-4 aylık iyileşme dönemi olacaktır. Meme kanseri olan kadınlar çaresizlik, inkar, korku, huzursuzluk, öfke, suçluluk, depresyon ve yas gibi güçlü duygular hissederler. Zamanla bu duyguların çoğunluluğunun değişeceğini bilmelisiniz. Ayrıca destek tedavi ve yan etkileriyle ilgili endişeleriniz olabilir. Aileniz de endişeli olabilir ve baş etme konusunda yardıma gereksinim duyabilir. Bu duygular ve gereksinimler normaldir. Ailenizin ve sizin yardıma gereksinim duyduğunuz her konuda yardım almalısınız. Size ve ailenize, kanserle ve tedavisiyle başetme konusunda yardım edebilecek gerek bölgesel gerek ulusal birçok organizasyon ve destek grup vardır. Bunun için kitapçığın sonundaki "ilave kaynaklar " bölümündeki listeye bakınız.
Soru: Eşim veya partnerim hastalığımı ve tedavisini nasıl karşılayabilir?
Yanıt: Partneriniz de muhtemelen hastalığınızla ilgili olarak sizinle aynı duygu ve endişeleri paylaşacaktır. Yapılan bir çalışmada katılanların %81'i eşinin memesi alınırsa destek olacaklarını; meme ameliyatı sonrası sevgilerinin azalmayacağını belirtmişlerdir. Meme kanseri ve memenin alınmasına seksüel ve duygusal uyumda en önemli faktör eşler arasındaki iletişimdir. Yanlış anlamaları önlemek için her iki taraf duygularını yaşamalı; bu yaralayıcı olayla ilgili öfke ve yas duygularını ifade etmelidir.
SÖZLÜK
Akıntı: Meme ucundan berrak, sütlü veya kanlı sıvı gelmesi.
Areola: Meme ucunun etrafındaki koyu renkli cilt bölgesi
Benign (iyi huylu): Kanserli olmayan kitleyi tanımlayan bir terim
Bez: Memede bulunan süt veya sıvı üreten yapılar.
Biyopsi: Tanı amacıyla mikroskop altında incelemek için bir doku veya hücre örneğinin alınması.
Destek tedavi: Kanserin nüks etmesini önlemek için cerrahi sonrası verilen antikanser ilaçlar veya hormonlar ve / veya radyasyon tedavisi
Fibrokistik değişiklik: Meme dokusunun yumru yumru ve ağrılı olduğu kanser olmayan durumların genel adı.
Hormon tedavisi: Vücudun hormon dengesini değiştirerek uygulanan tedavi.
Meme implantı: Doğal memenin yerine cilt altına yerleştirilen ve vücuda zarar vermediği kanıtlanan bir madde ile dolu özel bir plastik kese.
Kanal: Memede sütün bezlerden meme ucuna gelmesini sağlayan yapılar.
Kanser: Anormal ve kontrolsüz hücre büyümesi ile kendini gösteren 100’den fazla hastalığın genel adı; kötü huylu tümör.
Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek için uygulanan ilaç tedavisi.
Kendi kendine meme muayenesi (KKMM): Memedeki kitleleri bulabilmek için her ay kendi kendinize yaptığınız meme muayenesi.
Kist: Sıvı dolu kitle.
Lobül: Memede süt üreten bezlerden oluşan bölüm.
Lenf bezi: Lenfatik sistemin bir parçası olan bezelye şeklindeki yapılar. Bu bezler vücutta dolaşan bakteri ve kanser hücreleri için filtre görevi görürler.
Lenfatik sistem: Dokulardan atıkları uzaklaştıran ve vücudun enfeksiyonlarla savaşmasını sağlayan bir sıvı taşıyan sistem.
Malign (kötü huylu): Kanserli hücre veya dokuları tanımlamak için kullanılan bir terim.
Mammografi: Meme kanserini belirlemede kullanılan memenin röntgeni.
Mastektomi: Meme dokusunun ameliyatla alınması.
Menopoz: Kadının adetten kesildiği dönem.
Metastaz: Kanserin ortaya çıktığı bölgeden başka bir bölüme sıçraması.
Onkolog: Kanser konusunda uzman olan hekim.
Östrojen: Kadınlarda yumurtalık ve adrenal bezlerde yapılan kadınlık hormonu.
Palpasyon: Memenin elle muayenesi.
Patolog: Doku örneğini muayene ederek hastalıklara tanı koyan hekim.
Progesteron: Kadınlarda yumurtalık ve plasenta (eş) tarafından üretilen bir hormon.
Radyasyon tedavisi: Kanserin tedavisinde yüksek enerjili röntgen ışınlarının kullanılması.
Risk faktörü: Kanser gelişme olasılığını artıran madde veya unsur.
Tümör: Kanserli olan veya olmayan anormal doku büyümesi.
Ultrasonografi: Ses dalgalarından yararlanılarak vücuttaki iç yapıların görüntülenmesi.
Yağ: Memeye şekil veren ve vücudun başka birçok bölgesinde de bulunan doku.
Çeviri: Zeliha Tülek, MSc. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu
İç Hastalıkları Hemşireliği ABD